Malumunuz iki gündür Hollywood'daki otelimde, suit dairemdeydim. Tören zamanına kadar elimde Niğde gazozu (hemşehrilik bağlarım kuvvetlidir), dizimde evden taşıdığım Mamaklı Meliha Teyze'nin ördüğü yün battaniyem film kritiklerini kıraat ettim. Favorilerimi daha önce yazmıştım zaten. Tören saati yaklaşırken Snoopy'li pijamalarımı ve diğer kombinlerimi kuşanıp kapıya gelen Limuzinle salona ulaştım. Bordo terliklerimi tıpırdatarak kırmızı halıda yürürken tüm gözlerin üstümde olduğunu farketsem de çaktırmadım. Zaten iki adım atmıştım ki önüme şu çıktı:
Düşmüş şaşkın, yürümeyi bilmezler hamam takunyasıyla kırmızı halıya çıkarlar. Esasen ben bu performansı Jennifer Lawrance'den bekliyordum ama bu sefer ön çalışma yapmış sanırım, kazasız atlattı. Yalnız o kostüm neydi öyle, "Neşeli ol ki genç kalalım" puanlısı. Yavrucum yeşil çayırlarda uçurtma uçurmayacaksın, Dolby Theather'da ödül vereceksin. Ağır ol da molla desinler:
Biraz ilerlemiştim ki Bradley Cooper'ı gördüm, yanında boyu beline gelen yaşlıca bir hanım, adeta fotokopi ile çoğaltılmış iki surat, meğer anasıymış. Takmış gözüne koca gözlükleri "Analar neler doğuruyor" dercesine kasılıp durur. Sen Berkun Oya'nın eline düşseydin görürdün kasılmayı, o Bradley neler yapardı sana da yavrumun yavrusu diye yılana bile sarılırdın. Zaten içim kıskançlıkla doldu, okyanus aşırı demedim açtım telefonu oğlana, "Bana bak" dedim, "eğer günün birinde Oscar'a neyin aday olursan törene giderken yanına beni almazsan hakkımı helal etmem". "Parazit var, duyamıyorum" dedi kapattı telefonu, gitti paralar.
Kırmızı halı maraton pisti gibi, bitmek bilmiyor, baktım yan tarafa Luna Parklardaki gibi kartondan, insan boyunda bir siluet koymuşlar, kafamı çıkarayım da benim de fotomu çeksinler diye koştum yanına, tam arkasına geçecektim, kıpırdadı, amanın canlıymış:
Her sene gelirim şuraya bu milletin tuhaflıklarına alışamadım. İleride gözüme kabarık, pembe bir yığın çarptı. Parası ve cesareti bol biri dikkat çekmek için paraşütle indi zahir kırmızı halıya dedim, az yanaştım, bak sen şu işe, Arianna Grande ve kostümü imiş paraşüt sandığım şey, pancar suyunda pişmiş karnabahar gibi dolanıp dururmuş ortalıkta.
Arkamı dönmemle çığlık atmam bir oldu, devasa bir iguana. Hollywood ya burası, filmlerden birinde kullanılan dekordur diye sakinleşmeye çalıştım.
Yüzünü döndü ki ne göreyim, Cynthia Erivo imiş. Kim giydirdi a bacım sana bu zalım şeyi:
Tanıdıklardan kimler var diye bakınıyordum ki Billy Elish'e rastladım. Yavrum yine okuldan çıkıp soluk soluğa yetişmiş, çoraplarının hizası kaymış, onun bile farkında değil. Golden Globe'dan bu yana büyümüş olsa gerek, forması tam gelmiş bu defa üstüne, yalnız o saçları ya kestirelim, ya örelim, olmaz öyle, giyim yönetmeliğine aykırı (Öğretmen stayla 😂):
Epey ilerde gözüme devasa bir lavabo fırçası çarptı, ne alaka diye yanına yanaştım ki ne göreyim, canımın içi Carey Mulligan. Ah Bernie ah! Şu güzelim kadına ne çektirdin be, kapamadın ya Oscar'ı, bu da sana dert olsun Maestro:
Kafamı bir çevirdim Sandra Hüller. Kadın iki filmle gelmiş Oscar'a, ikisindeki rolü de birbirinden fena, birinde kocayı öldürmekten yargılanıyor, ötekinde ölüm kamplarının komutanı Höss'ün karısını oynuyor. Nasıl etkilendiyse tövbe edip kostümüne bile melek kanatları taktırmış vicdanı rahatlasın diye. Gel gör ki hayın terzi kanatları sırta dikeceğine göğse dikmiş. Yanından geçerken dikkat, batabilir.
Emily Blunt nasıl aceleyla hazırlandıysa iç çamaşırı giymediğini kapıdan çıkarken fark etmiş. O telaşla kocasının çekmecesine el atmış olsa gerek, elbiseyi çıkarmaya da vakti kalmamış, geçirivermiş slipi kostümünün üstüne.
Gözümüzün bebişi Lilymiz Oscar'ı kucaklayamasa da gökteki yıldızları eteğine toplamayı başarmış. Ne de olsa dolunay kadını o. Kolyesini ve küpelerini sevmedim, fazla abartılı ve kitsch ama o kadar kusur kadı kızında da olur. Kırmızı halıda yürüdükçe öğrenecek.
Barbie ve yönetmeni kırmızı halı için balıkçı tezgahından giyinmiş gibiler. Biri uskumru, öteki lüfer. Lakin Barbie de Barbie yanisi:
Yavaş yavaş salon kapısına yürürken kırmızı halı gediklisi Charlize Theron çıktı karşıma. Her zaman törenin en asili, en şıkı odur, adeta tanrıça. Yine güzeldi ama sanki kıyafet biraz aceleye mi gelmişti acaba? Astarlık kumaştan dikilmiş, yaka ve kol dikişleri alelusül bastırılmış gibi geldi. Yine de zarfa değil mazrufa bakacaksın eskilerin deyimiyle:
Sonunda salona girip yerleştik. Yardımcı Kadın Oyuncu ve Kadın Oyuncu ödülleri açıklandı. Da'vine Joy Randholph favorimdi zaten ama diğerini Lilycik alıverse ne vardı. Neyse Emma'nın da hakkını yemeyim şimdi, muhteşem oynamıştı:
Da'vine Joy sanırım kolejdeyken ponpon kızmış ve atmayıp saklamış o ponponları. Kazanırsam koluma takarım, kazanamazsam da tezahürat yaparım diye yanında getirmiş 😂
Ben bu yılın kostüm Oscar'ını aşağıdaki elemana verdim. Satın aldığı görünmez kumaştan diktirdiği kostümünü giyip gelmiş adamcağız ama uyanık seyirciler "Aaa kral çıplak" diye bağırınca apar topar deli gömleği giydirip aldılar sahneden garibi.
Tören tam bitmek üzereyken, ahali gitmeye hazırlanırken bir anons yapıldı ve sahneye çağrıldım. Bunca yıllık emeğimin karşılığı olarak aşağıdakini de bana takdim ettiler. Alkış efekti gelsin lütfen 👏👏👏