.

.
.

24 Eylül 2011 Cumartesi

CUMA AKŞAMININ RAPORUDUR


"Kadın kısmına gökte düğün var deseler merdiven kurarmış" ya, ben de konser lafını duyunca mide ağrımı katlayıp çekmeceye koydum ve Bilkent Senfoni'nin yolunu tuttum. Hem gidilmez mi, sevgili Kaymaklı Kadayıf'ın bana jesti idi bu konser, böyle bir inceliğe nasıl hayır denirdi. Üstelik Şirin Pancaroğlu ve Elişi isimli CD'si ikimizin de çok sevdiği bir albüm olunca gitmek farz oldu. Gerçi Şirin Pancaroğlu bu konserde solistti ve Elişi albümündeki parçaları seslendirmedi ama onu her eserde dinlemek büyük bir zevk.

Bilkent Senfoni Orkestrası'nın sezon açılış konseri idi dinlediğimiz. Başlangıç şef Işın Metin yönetiminde Gustav Mahler'in "10 numaralı Senfoni"si ile oldu. Bilkent Senfoni'nin elemanları benim Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nda alıştığım gençlerin aksine yaş ortalaması yüksek, kerli ferli adam ve kadınlardan oluşuyordu. İçlerindeki genç nüfus parmakla gösterilecek kadar az, muhtemelen bir kısmı da Müzik Fakültesinin öğretim üyeleri. İkinci parça Wolfgang Amadeus Mozart'ın "Flüt ve Arp için Konçerto"su idi ve solist olarak flütte İngiliz virtüoz Sharon Bezaly ve arpte Şirin Pancaroğlu'nu dinledik.


Program broşüründeki tanıtımdan okuduğuma göre Sharon Bezaly "Tanrının flüte armağanı" olarak tanımlanmakta imiş. Gerçekten güzel çalan genç bir yetenekti ama biz kulağımızı daha çok Şirin Hanımın arpine verdik.

Her iki sanatçı kendi programlarını bitirdiklerinde çok alkış aldılar ve birkaç kez bis yaptılar. Özellikle Astor Piazzola'dan çaldıkları parça enfesti. 

Konserin son bölümünde Dimitri Şostakoviç'in "5 No'lu Re minör Senfoni"sini dinledik. Oldukça hareketli ve vurmalı çalgılar ağırlıklı bir dinleti olduğu için konser sona erdiğinde kulaklarımız uğuldamaktaydı. 

Yeni sezonun ilk sanatsal faaliyetini bu şekilde gerçekleştirmiş oldum. Vesile olan Kaymaklı Kadayıf'ıma bir kez daha teşekkür ederken devamının konser, sinema, tiyatro, bale, sergi ve her türlü etkinlik olarak gelmesini dilemekteyim...

7 yorum:

  1. Ankara deyince artık aklıma gelen leylak ve onun anımsattıkları.

    ben lise 2 ve 3 ü orada okudum. Cumhurbaşkanlığı Devlet Senfoni Orkestrası idi adı yanlış hatırlamıyorsam. haa salonun semti nerdeydi desen hatırlamam. Ama Her cumartesi sabahı konserleri sektirmezdim. Bazen babamla aramızın iyi olduğu zamanlarda ( allah için bana klasik batı müziğini öğreten ve sevdiren odur) cuma akşamları onunla birlikte giderdik.

    Sonra okumaya İstanbula gelince bir süre aynı minvali Atarürk Kültür Merkezi konserlerinde sürdürdüm. Sonra dersler ağırlaştı, çalışmak bir yandan, zamanla çevremde bundan keyif alan insanların kaybolması.

    En son ne zaman bir konser salonunda klasik batı dinledim hatırlayamadım bile.

    Kıskanıııyoooruuummmmmmm:D

    YanıtlaSil
  2. çok uzun zaman oldu bir konsere gitmeyeli. İçime bir ateş düşürdünüz. Bu sene Melisa'da büyüdü artık birlikte gidebiliriz.
    Yaş sınırına bakmam lazım.

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel konserler insanın ruhu dinleniyor bu tür etkinliklerle.
    Bana da gezmenin G'sini duyunca zımba gibi oluyorum.

    YanıtlaSil
  4. Teklifimi kabul ettiğiniz için ben teşekkür ederim asıl:))) Son bölümünde hiperaktif kişiliğim kıpırdansa da pek güzeldi sizinle olmak:))

    YanıtlaSil
  5. Sevdim bu sezon açılışını...darısı başımıza:))

    YanıtlaSil
  6. gece ve leylaklar...
    Çocukluğumda pazarları Hikmet Şimşek in yönettiği pazar konserleri olurdu..dinlemeye çalışırdım ne kadar gayret etsem bir süre sonra uzaklaşırdım oradan...
    yaşanmış hoş bir anı dinlemişdim.Ünlü bir klasik müzik sanatçımız bir gün bir taksiye biner... herzamanki gibi acılısından arabesk şarkılar dinleyeceğini düşünür iken hoş bir klasik müzik parçasını dinlediğini farkeder şaşırır ve sorar bu müzikden hoşlanıyormusun gerçekten diye...şöför; önceleri bende sevmiyordum ama taksimin durağı konservatuarın önünde idi. arabaya binen bir kaset uzatır bunu dinleyelim diye uzatırdı önceleri hiç hoşlanmadım ama gitgide keyif almaya başladım artık nerede ise tek dinlediğim müzik "der...
    Biz de çocukluğumuzda türkülerimiz t.sanat müzikleri ve sevgili babamın en sevdiği Hakkı bulut ve onun benzerlerinin plaklarını ne çok dinlemiştik...gitgide farklılaştı elbet ... Şimdilerde pc başında bende sıkça dinliyorum seviyorum...
    Gece gece yine gevezelik yapıyorum...uyumadan günü yorumlayayım bari dedim...balkonumu boyadım zor şartlarda çiçeklerimin evi güzel olmalı idi...balkonu ben mi boyadım balkon mı beni boyadı bilmiyorum... halen saçımda meçler kolumda çıkaramadığımbeyaz boyalarla salınıp geziyorum...yarın pazar...yarına bu şiir yakışır...sevgilerimle..

    Bugün pazar,
    Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
    Ve ben ömrümde ilk defa,
    Gökyüzünün bu kadar benden uzak,
    Bu kadar mavi,
    Bu kadar geniş olduğuna şaşarak,
    Kımıldamadan durdum.
    Sonra saygıyla toprağa oturdum.
    Dayadım sırtımı beyaz duvara,
    Bu anda ne düşmek dalgalara,
    Bu anda, ne hürriyet, ne karım.
    Toprak, güneş ve ben...
    Bahtiyarım.

    elimizdeki güzelliklerin varkına varabilmemiz umuduyla... güzelim pazara merhaba... Yeni bir gün yeni bir umut...Tertemiz sıfır bir gün...dolu dolu mutlu sağlıklı geçmesi ümidiyle..

    YanıtlaSil
  7. Ankara'nın hakkını veriyorsun var olan her etkinlikle. Bir gün seni göreceğim artık yetti. Aslında sanırım buluşma ayarlamadan da rastlayacakmışım gibi sana bir yerlerde.

    YanıtlaSil