.

.
.

27 Eylül 2012 Perşembe

KEÇİ



Görsel: Cheerful Thrifty Door

İnternette gezinirken şu fotoğrafı görünce hatırlayıverdim birden keçinin benim hayatıma ne çok yamandığını:) Bu yamayı yapanlar yukardakini görseler Japon yapıştırıcısıyla yapıştırırlardı sanırım üstüme keçilik halini. Çok küçükken, henüz hatırlamadığım zamanlarla ilgili bir maceram var, yıllarca kahkahalar ve imalarla anlatıldı durdu. Zeytini çok severmişim, siyah zeytini. Öyle ki ilaçlar zeytinin arasına konup yutturulur, yemek yememekte ısrar edince zeytin-ekmekle kandırılırmışım. Günün 24 saati zeytin ver yesin durumu yani. Ben henüz 2 yaş civarındayken babam o yıllarda yaşadığımız Meriç'teki evin bahçesine birkaç kök sebze dikmiş, gübre olarak da keçi gübresi atmış. Bilmeyeniniz yoktur herhalde keçinin nasıl def-i hacette bulunduğunu, kendisi yukarıda sözü edilen yiyeceğe benzer biraz. Bendeniz ebeveynlerin meşgul olduğu bir ara sebze bahçesine dalmış ve gördüğüm keçi gübrelerini zeytin sanarak arpa ambarına düşmüş aç tavuk misali avuçlayıp avuçlayıp ağzıma götürmeye başlamışım. Bereket bir yandan da duyduğum sevincin etkisiyle avaz avaz "Zeytiniiii, zeytiniiiii" diye bağırmaktaymışım. Duruma ayılan annemle babam zeytinimsiler henüz ağzıma giremeden vaziyeti kurtarmışlar ama bu benim yıllarca "Keçi moku yiyen kız" olarak damgalanmama engel olamamış. Tabii sözkonusu olay allanıp pullanıp sülaleye nakledildiği için uzun zaman sofraya zeytin gelse ya da ufukta bir keçi görünse alaycı bakışlar üzerime üzerime yöneldiler. Hâlâ ara sıra hatırlatılır.

"Keçi moku yiyen bebe"den "Cinara Keçisi"ne ilkokul yıllarında dönüştüm. Çok hareketliydim; sürekli evin içinde bir oraya bir buraya seğirtir, ders çalışırken salonda metrelerce yürür, yüksek bir yer görünce tırmanır sonra atlardım. Bu nedenle anneannem ve büyük teyzem tarafından "Cinara Keçisi" ünvanına layık görüldüm. Cinara Keçisi ne menem bir şeydir veya böyle bir keçi türü var mıdır bugüne kadar bilmek kısmet olmadı ama hareketli bir yaratık olduğu malum. İçinizde bir bilen varsa ve beni de bilgilendirirse çok mutlu olacağımı belirteyim.

Sonra efendim baştaki "Cinara" nitelemesi kaldırıldı ve ben yalın halde keçiye dönüştüm. Sülaleden birçok kişi beni bazen "Keçi", bazen "Çeçi" olarak çağırmaya başladı. İşin garibi keçilere atfedilen inattan bende eser yoktu. Hayatımda tek bir olay yaşadım inadımla başardığım belki ondan mülhemdir. Bir yaz tatilinde Konya Ereğli'deki Dokuma Fabrikası'nı ziyarete karar verdi evinde misafir olduğumuz annemin akrabaları. Esas amaç bizi gezdirmekti ama çocuklara sakıncalı olabilir diye benim evde kalmama karar verildi. Öyle bir olay çıkardım ki, bir daha öylesini hiç başaramadım. "Ben de gitcaaaaaaaam" diye yırtınmam Gülbahçe semtinin tüm evlerinde yankılandı da ağlamaktan kızarmış gözlerim ve şişmiş suratımla taktılar yanlarına götürdüler. Ha ne gördün derseniz hiç kayda değer birşey yoktu ama işte muhtemelen benim keçilik oradan gelme. 

Velhasıl bu yazıyı okuyan sülaleden biri varsa fotoğrafa ve okuma aşkıma atfen lakabımı "Okuyan Keçi" olarak değiştirebilirler şeklinde bir öneride bulunayım istedim, hiç olmazsa daha entellektüel bir nitelemeye sahip olmuş olurum böylece. Saygılar efendim...

13 yorum:

  1. okuyan keçi, ben de zeytin severim hemi de çok... Ama keçili anılarım, bir köprüde karşılaşan iki inatçı keçi ve kurtla yedi keçi yavurusuna kadar:))

    YanıtlaSil
  2. :)) ilahi, komik olmuş, üzerinize yapışması da ayrı :) okuyan keçi üzerine oyumu kullanıyorum :) Alya'nın inek sütüne alerjisi olduğu için de benim de içim dışım keçi ürünleri oldu, nasıl da kokar meret...

    YanıtlaSil
  3. Evet bence de keçinin okuyanı makbul :)
    Biz de kardeşimle birbirimize yıllarca "çebiç" diye hitap ettik (inatçılığın simgesi olarak).Şimdi de kızıma kaldı çebiçlik, "sen yaramaz mısın?" diye soranlara "hayır çebicim" diyor ;)

    YanıtlaSil
  4. flzpink,
    Ay ben bunu nasıl unuttum, babam da çebiç derdi bana, hay Allah ben tepeden tırnağa keçiymişim yahu:))

    YanıtlaSil
  5. nazlı,
    Evet şu anda hatırladığım çebiçle tam yapıştı:)
    Keçi yoğurdu çok güzel olur ama...

    YanıtlaSil
  6. Lale,
    Deştikçe keçi çıkıyor içimden bacım, imdaaat:))

    YanıtlaSil
  7. :)) Ben de ilkokul ya da anaokuluna giderken tattım keçi bokunu. Aynı sebepten hemde. Dişlerimin arasında dağılınca hemen anladım zeytin olmadığını ama bir kere ağzıma sürmüş bulundum:)))

    YanıtlaSil
  8. dersaadet,
    Yalnız değilmişim, yaşasın:))

    YanıtlaSil
  9. Ben onaylıyorum bu okuyan keçüyü :)

    YanıtlaSil
  10. :)) hiç keçi olamadım...

    YanıtlaSil
  11. İlahi Örtmenim, gene çok güldüm ben, ne güssel anılar, (anne-baba yetişince tabi)bol anılar biriktin keçili keçili inşallah.

    YanıtlaSil
  12. Nurşen ablacım, bendenizde küçükken kurban bayramında koyununkileri gördüğümde , zeytin buymuş demek , diyip, uzun bir süre zeytin ağzıma sürmemiştim... Halbuki tek favori yiyeceğimdir. Şöyle ki, eve siyah zeytin almam, tek yemeğim zeytin olacağından.

    YanıtlaSil
  13. Ne güzel bir yazı olmuş bu,kendimi buldum.Bana da keçi sütü içmiş keçim diyor,özellikle annem hala..:))
    Sevgiler Leylak Dalım...

    YanıtlaSil