.

.
.

17 Nisan 2016 Pazar

ÇELINÇLI PAZAR (6-7)

Antalya Nisan ayında olamayacak kadar ısındı bu aralar. Henüz çorapları fora etmediysek de az kaldı ayak parmaklarımızı özgürlüğüne kavuşturmaya. Dışarıda güneşli, güzel bir hava var ama dün hem gündüz, hem gece ev dışında olduğum için bugün dört duvar arasında deşelenmek ihtiyacındayım. Dün akşam "Yaşa Sen Anne" isimli bir operaya gittim. Opera komik tarzında bestelenmiş Donizetti'nin bir eseri idi. Eğlenceli ve renkli bir gösteriydi aslında ama nedense çok keyif almadım, sanırım yorgundum. Şimdiyse CD'den Müşfik Kenter'i dinliyorum Orhan Veli şiirleriyle. Bir yandan da çelinç cevaplama durumundayım gördüğünüz gibi, bugün 6. sorudayız ama ben bonus olarak 7'yi de ekleyeceğim. Zira yarın "Kimler Geldi, Kimler Geçti" serisine bir ekleme yapmak niyetindeyim. Şimdi gelelim sorumuza:

-Evcil hayvan olarak ne beslemek isterdiniz?

Evde hayvan besleme alışkanlığı olmayan evlerde büyüdüm ben. Ne baba evinde, ne bir süre birlikte yaşadığımız anneannemin evinde, ne de zaman zaman konuk olduğumuz akraba evlerinde ev hayvanı yoktu. Kendime ait bir evim olduğunda da böyle bir şey düşünmedim. Esasen evde hayvan beslemeye çok sıcak bakan biri değilim. Şimdi yan taraftan kocaman bir yastık alıyor ve ardına gizleniyorum, zira birazdan fanatiklerin saldırısına uğramam olası. Bakınız hayvansever demedim, zira ben de hayvanseverim. Evde hayvan beslememek hayvan sevmemek anlamına gelmez benim düşünceme göre. Hamamböceği ve akrep dışında kurbağadan file tüm hayvanları severim, korurum, onlar için endişe duyarım, hatta bana görünmedikleri sürece hamamböceği ve akrebe de sözüm yok. Ama yakın temasa gelince ııh, siz deyin korku, ben diyeyim huy ya da fobi, artık adı her ne ise, elime alamam, çok yaklaşamam. Hele köpekler, gördüğüm her köpeğin potansiyel olarak beni ısırabileceğı saplantısına sahibim. Oysa cidden çok severim, o ıslak bakışlarına biterim ama diyorum ya "Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli" :) Kediler konusunda biraz ehlileştim, Şuşu Öyküsü'nün şahane kedisi Frida sayesinde dokunup sevebilmeyi başardım :)

Küçük çocuğu olan çoğunluk gibi bir zamanlar bizim evde de muhtelif balıklar ve bir adet "Şapşal" isimli kaplumbağa beslendi, yalan söylemeyeyim şimdi. Şapşal o kadar evcilleşmişti ki elimizden yem yiyordu. Sonra ölüverdi garibim, kendisini kibrit kutusuna koyup törenle bahçedeki ağacın altına gömdük. Balıklar mı, ızgara yaptık demeyeceğim tabii, bir kısmı birbirini yedi, bir kısmı aşırı beslenmekten çatladı, bir kısmıysa eceliyle Balıklar Cenneti'ni boyladı. 

Sorunun cevabına gelince, anladınız artık, beslemek arzum yok ama illa ki beslenecek, bu bir emirdir deniyorsa şu aşağıdakilerden birini-ya da ikisini birden-alayım lütfen:



Nasılsa günün neredeyse tamamında uyuyorlar, uyanıkken de koyarım birinin önüne okaliptüs-zaten evin önünde var-öbürüne bambu-balkona dikerim iki saksı-yesin dursunlar, boş kaldıkça da "aman da aman, bıdı bıdı bıdı" diye sever dururum :)

7. soruya gelecek olursak:

-Yatarken ne giyersiniz?

Ay ne giyeceğim ayol, tüm zamanların en rahat kostümü olan pijama, hatta pijama bile değil eşofman, eşortman, aşörtmen :) Sadece yatarken değil evde olduğum her an eşofman üstümdedir. İcat eden varolsun, eli kolu dert görmesin, iki cihanda aziz olsun :)

Haydi gittim ben...


3 yorum:

  1. Orangutandan sonra benim de aklımda koala ve panda var... Pandalar kesinlikle aptallıklarından üreyemiyor, birkaç videodan sonra karar verdim. :)) bari eve alıp koruyalım diyorum! :P

    bir klima iki aşortman (bi de böyle bir versiyon duymuştum pazarda) ikisini de bulan kimse toprağı bol olsun.

    YanıtlaSil
  2. vural dayımların kedilerini unutmuşsun :)

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim ayrıca siteme buyrun http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil